Kur’an-ı Kerim iniş süreci içinde Mekke dönemi boyunca, anlatım yöntemi olarak kıssayı sürekli kullanmıştır. Kıssaları kullanmaya gerekçe olarak ta peygamberin (as) kalbinin sağlamlaştırılması ve akıl sahibi olan müminlere öğüt ve ibret olması gösterilmiştir. (1) Bu anlatılan kıssalar içinde Hz. Adem ve yaratılış kıssasının önemli bir yeri vardır. Bu kıssa Bakara, A’raf, Hicr, İsra, Taha ve Sa’d surelerinde değişik açılardan anlatılmıştır. Yine bu kıssanın ana şahsiyetlerini oluşturan insan, melek ve iblis hakkında Kur’an-ı Kerim’in birçok suresinde bilgi bulmak mümkündür.
Hz. Adem ve yaratılış kıssasıyla insanoğlunun yeryüzüne geliş serüveni anlatılır. Bu kıssa vasıtasıyla, bizlere sayısız müjde, uyarı ve haber iletilir. Biz burada önce bu kıssayı Kur’an’daki değişik anlatımlarını birleştirerek ortaya koymaya çalışacağız. Daha sonra da bu kıssadan çıkarılabilecek sonuçlardan bir kısmını sunacağız.
b. Kur’an-ı Kerim’e Göre Adem (a)
Allahu Teala topraktan bir insan yaratıp ona ruhundan üfleyeceğini meleklerine haber verir. Ve yaratılışı tamamlanınca da meleklerden ona secde etmelerini isteyecektir. Meleklere: ‘Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım’ deyine, melekler: ‘Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz seni hamd ile teşbih ediyor ve takdis ediyoruz! dediler. Allah da: ‘Ben sizin bilmediğinizi bilirim’ dedi ve Adem’e isimlerin tümünü öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: ‘Haydi gerçekten doğrulardansanız şunların isimlerini bana söyleyin’ dedi. Melekler buna karşılık olarak: ‘Sen yücesin, bizim senin bize öğrettiğinden başka bir bilgimiz yoktur. Yüce ve hakim olan sensin dediler. Allah Adem’e isimleri meleklerin yanında haber vermesini istedi. Adem isimleri haber verince Allah: ‘Demedim mi ben göklerin ve yerlerin gaybını bilirim. Sizin açıkladığınızı da, gizlediğinizi de bilirim! dedi. (2)
Bundan sonra Allah meleklere Adem’e secde etmelerini emretti. Meleklerin hepsi secde ettiler. Ancak İblis secde etmedi, büyüklendi, yüz çevirdi ve kafirlerden oldu. Allah: ‘Ey İblis, sana ne oluyor da secde etmiyorsun, nedir bu hal? deyince, İblis: ‘Ben ondan daha üstünüm. Beni ateşten onu ise topraktan yarattın. Ben hiç o topraktan yarattığına secde eder miyim?’ dedi. (3) Bunun üzerine Allah: ‘Çık oradan. Artık sen lanetlendin. Ceza gününe kadar lanetim üzerindedir. Orada büyüklenip durmak sana düşmez, defol artık sen aşağılıklardansın’ buyurdu. İblis Allah’tan insanların yeniden diriltilecekleri kıyamet gününe kadar süre istedi. Allah da ona istediği süreyi verdiğini söyledi. (4) Bu aşamadan sonra İblis kendisine verilen sürede neler yapacağını anlatmaya başladı: ‘Beni azdırdığın için ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üzerine pusu kuracağım. Sonra da onların önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından onlara sokulacağım. İhlaslı (samimi) kulların hariç onların hepsini senin yolundan ayıracağım. Onun soyunu buyruğum altına alacağım’ dedi. Allah İblis’in bu sözlerinin doğru olduğunu ve kendisinin de ancak doğruyu söylediğini belirterek, halis kullara karşı onun hiç bir gücü olmadığını ve “bu yolun korunmasını kendi üzerine aldığını söyler ve İblis’e ancak azgın kimselerin uyacağını ve sonunda onunla ve ona uyanlarla Cehennemi dolduracağını” söyler. (5) Ve İblis’e şöyle hitap eder: ‘Onlardan gücünün yettiğini sesinle (çığlığınla) yerinden oynat, atlıların ve yayalarınla haykırarak yürü, yaygara kopart, mallarında ve evlatlarında onlara ortak ol, onlara vaadlerde bulun -Ancak Şeytan aldatmadan başka bir şey va’detmez-. Gerçekten benim Mü’min kullarım üzerinde senin bir hakimiyetin olamaz. Rabbin vekil olarak yeter.’ (6)
Allah ile İblis arasındaki bu konuşmadan sonra Allah Adem’e İblis’in kendisi ve eşi için düşman olduğunu ve kendilerini cennetten çıkarmaya çalışacağını ve eğer cennetten çıkarsa yorulacağını söyler. Ve Allah Adem’e şöyle söyler: ‘Sen ve eşin cennette yerleşin, orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin için. Burada acıkmak ve açıkta kalmak yoktur. Susamak ve güneşten etkilenmek de yoktur. Yalnız şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaca yaklaşırsanız zalimlerden olursunuz.’ (7)
İblis lanetlenip de Adem ve eşi de cennete yerleştirildikten sonra İblis Adem ve eşini cennetten çıkarmak için fırsatlar kollamaya başlar. Ve onlardan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için Adem ve eşine fısıldayarak: ‘Rabbinizin sizi bu ağaçtan men etmesinin sebebi sadece sizin melek olmanız/yok olmayacak bir hakimiyete sahip olmanız ve ebedi olarak yaşamanıza engel olmak içindir. Yemin ediyorum, tek amacım size öğüt vermek (iyiliğinizi istemektir’ dedi. Bunun üzerine Adem ve eşi yasak ağaçtan yediler ve ağaçtan yiyince de çirkin yerleri kendilerine gözüktü. Üstlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. (8)
Böylece İblis onları aldatarak aşağı sarkıttı (onları önceki mevkilerinden indirdi), ayaklarını kaydırdı ve içinde bulundukları cennetten çıkardı. Adem Rabbinin buyruğuna karşı geldi, yolunu şaşırdı. Allah onu azimli bulmadı. (9)
Allah: ‘Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi? Şeytan sizin için apaçık bir düşmandır demedim mi?’ buyurdu. Adem ve eşi: ‘Rabbimiz biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz, bize merhamet etmezsen gerçekten ziyana uğrayanlardan oluruz’ dediler. Allah onların hepsine birden seslenerek: ‘Birbirinize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde bir süreye kadar kalıp geçinme vardır. Orada yaşayacak, orada ölecek ve yine oradan (diriltilip) çıkarılacaksınız’ buyurdu. (10)
Adem Rabbinden birtakım kelimeler aldı. Allah’a tevbe etti. Allah da onun tevbesini kabul etti. Şüphesiz o tevbeyi çok kabul edendir ve çok bağışlayandır (et-Tevvabu’r-Rahim). (11)
Allahu Teala bu kıssanın anlatımını şu ifadelerle bitirir:
Artık benden bir hidayet geldiği zaman kim benim hidayetime tabi olursa o sapmaz ve sıkıntıya düşmez. ANCAK kim de beni anmaktan yüz çevirirse, onun için sıkıntılı bir geçim vardır. Ve kıyamet günü onu kör olarak kaldırırız. O Allah’ım ben daha önce gören biriyken şimdi niçin beni kör olarak hasrettin deyince, Allah: ‘Sana da bizim ayetlerimiz geldiğinde sen onları unutmuş ve görmezlikten gelmiştin. Bu böyledir, bugün de sen böyle unutulursun’ buyurur. (12), (13)
c. Hz. Adem Kıssasından Çıkarılabilecek Dersler
1. Bu kıssada üç yaratıktan söz edilmiştir. Bunlar; teslimiyet örneği melekler, kibir, öfke, isyan ve günahta ısrar eden nankörlük örneği İblis ve iyilik ve kötülüğe yönelme hissini içinde barındıran ve iki yöne de gidebilme gücüne sahip olan insan. (14) İnsan bu haliyle hem meleklerle ve hem de İblisle aynı yerde bulunabilecek ve yarışabilecek durumdadır. Yani hem meleklerden de yüce ve hem de İblisten de aşağılık olabilir. (15)
2. İnsanın dünyadaki hayatı tesadüfen başlamamıştır. Onu Allah yaratmış ve yaratılışını da belli ölçüler içinde ve kainatın işleyişiyle uyumlu bir şekilde yapmıştır.
3. İnsan kainatta üstün, eşsiz bir varlık olarak yaratılmış, bu eşsiz ve üstün konumuyla uyumlu bir görevle görevlendirilmiştir. Onun dünyadaki sıfatı ‘halife’dir. Halife, başkasının yerine geçmek anlamına gelmektedir. İnsan ya yeryüzüne ya da başka toplulukların yerine varis kılınmıştır. (16) İnsan dünyada kendi başına buyruk olarak yaratılmamıştır. İnsan Allah’ın ölçülerini unutmamalı, halife olduğunu unutup, kendini hakim zannetmemelidir. Eğer haddini aşıp böyle bir iddiada bulunursa kafir, zalim ve fasıklardan olacaktır. (17)
4. Allah Adem’e isimleri öğreterek eşya hakkında temel bilgiyi vermiştir. İnsana bilgi ve yetki (irade) birlikte verilmiş ve ondan bazı isteklerde bulunulmuştur. O hilafetini bu verilen bilgi ve yetkiyle sürdürecektir. Hilafeti adalet sınırları içinde olmalı, hevasına uymamalı ve Allah’a teslim olması gerektiğini unutmamalıdır. (18)
5. İnsan fıtri olarak haya duygusuna sahiptir. Hayasız insanlar fıtratları bozulmuş, insanlıktan uzaklaşmış kimselerdir.
6. Fıtratı bozulmamış insanlar kötülüğü kolay kolay kabul etmezler. İblis insanın bu özelliğini bildiği için ona öğüt veriyormuş edasıyla sokulur, doğrulardan olduğuna inandırmak için yemin eder, yasakları çiğnetmek için bunu yapınca elde edeceği çok güzel sonuçlardan bahseder ve böylece onu kandırabilir.
7. İnsan iblisin kendisini kandırmak için daima güzel sözlerle/sıfatlarla geleceğini unutmamalı, Allah tarafından yasaklanan şeyleri, çeşitli yorumlarla güzel/normal göstermeye çalışmamalı, onlara karşı hürmetsizlik etmemelidir.
8. İnsanda bulunduğu mevkiden daha üstün konuma geçme arzusu vardır. Bazen insan bunun için haramları da çiğneyebilir. İblis Adem ve eşini üstün bir mevki göstererek ve buna inandırarak kandırmış, yasağı çiğnemelerini sağlamıştır.
9. İnsan sapmamak ve sıkıntıya uğramamak için Allah’ın hidayetine tabi’ olmalıdır. O daima bu hidayete muhtaçtır ve Allah da hiç bir zaman onu bu hidayetten yoksun bırakmayacaktır.
10. İnsan hata yapınca/haram sınırını aşınca daima karşısında Allah’ı bulacaktır. Ve sonunda da O’na hesap vermek zorunda kalacaktır.
11. İnsanın önünde iki yol vardır; birisi İblisin (itaatten çıkma, nasihat kabul etmeme ve Allah’a karşı isyan yolunda ısrarla devam etme) yolu, diğeri de Adem’in (itaat ve yanıldığı zaman hatasında ısrar etmeyerek dönme, tevbe etme) yolu. Allah da günahında ısrar etmeyen, günahını kabul edip vazgeçen kullara karşı çok bağışlayandır. İnsana yakışan hatasında ısrar değil, tevbedir.
12. Adem ve eşi cennetteyken Allah tarafından denenmiş ve eğilimleri ortaya çıkmıştır. Dünyada da benzer bir imtihan vardır. Her iki imtihanda da Allah’ın sınırsız mubah alanı ve çok az haram alanı vardır. Mubah alan insanın tüm ihtiyaçlarını sonuna kadar karşılamaya yeterlidir. Bundan dolayı haram sınırını aşan kimselerin kendilerini savunabilecekleri hiç bir gerekçeleri olamaz. Tek yapmaları gereken Adem gibi hatasını kabul edip tevbe etmektir.
13. İnsan İblis’in kendisine düşman olduğunu ve daima kendisinin felaketini istediğini unutmamalıdır. İblis’in (ve adamlarının) tuzağına düşerek günah işlemesi, onun İblis tarafından zavallı duruma düşürülmesi demektir. Günaha devam ettikçe hareket yönü alçalmaya doğru olacaktır. Tevbe etmemek ve İblis’in süslediği hayallere dalmak zaafın ve alçaklığın en derinine doğru yol almak demektir. İnsanın şerefli ve güçlü (aziz) olabilmesi için, el-Aziz olan Allah’a dayanması ve O’na teslim olması, İblis’ten (Allah’ın yasaklarından) uzak durması gerekir.
14. Allah, yasak sınırını aşan Adem ve eşini affetmiş dünya imtihanını günahsız olarak başlatmıştır. Tüm insanlar da dünyaya günahsız olarak gelecekler, dünya hayatları boyunca sayısız imtihanlar geçireceklerdir.
15. İblis Allah’a inanmakta, O’nun sıfatlarını bilmektedir, Ancak Allah’a itaat etmeyip, büyüklenen ve yüz çeviren biridir. Bu yüz çevirmesi ve büyüklenmesinden dolayı lanetlenmiştir. İnsanlardan da kim büyüklük taslar, Allah’ın emirlerinden yüz çevirirse Allah’ı tamsa ve O’na inandığını söylese de İblis gibi nankörlerden sayılacak ve laneti hak edecektir. Yüz çeviren, büyüklenen ve Allah’ın yolundan alıkoymaya çalışanlar İblis ile birlikte cehennem halkı olarak orayı dolduracaklardır.
16. İblis ve onun taraftarları ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar Allah’ın halis kullarını saptıramayacaklardır. İblis sadece davette bulunacak, sapıklık yolunu tercih edenleri ortaya çıkaracaktır. (19) O ve adamları insanları isyana ve kötülüğe çağırırken ve onlar iyiliklere engel olmaya çalışırlarken, (20) Allah’ın halis (salih) kulları da insanları Allah’ın doğru yoluna çağıracak, İblis ve adamlarının hilelerine karşı insanları uyaracaklardır. Böylece İblis’in yoluna koşanların hiç bir mazeretleri kalmayacaktır. (21)
17. Allah, halis kullarını meleklerle de destekleyecektir. Melekler muhafızlık yaparak, haber (vahy) getirerek, mü’minleri müjdeleyerek, cihadda mü’minlerle birlikte yer alarak ve onlar için Allah’a dua ederek mü’minleri destekleyeceklerdir. (22)
18. Melekler Allah’ın kızları değil, Allah’a tamamen teslim olmuş, Allah’ı hamd iie teşbih eden kullardır.
19. Bu kıssaya göre; “ilk saptırılan kimse kadındır veya erkektir” denilemez. Kadın ve erkek (Adem ve eşi) yasağı birlikte çiğnemişlerdir.
20. Kur’an’ın anlattığı Adem (as) ve yaratılış kıssasına göre kadının erkeğin kaburga kemiğinden yaratıldığı iddia edilemez. Kadın ve erkeğin ortak adı insandır ve insan topraktan yaratılmıştır. (23)
21. Allah’ın başlangıçta insan için uygun gördüğü yer cennettir. İnsan Allah’ın hidayetine uyar ve hatalarında ısrar etmeyip tevbe yolunu seçerse yine cennete dönecektir. Ancak bu defa kazanarak, yani dünyada iken şeytanın yolunu reddedip onların tüm çabalarını boşa çıkarmanın bir mükafatı olarak cennete girecektir. (24)
22. İblis ve adamlarına karşı mücadele ciddi ve sürekli bir iştir. İnsan güçlü bir iman ve şeytanın istekleri (Allah’ın yasaklarını çiğnemek) yerine Allah’a şartsız itaat ile mücadeleyi başarı ile bitirebilecek ve şeytanın alçaltmasından kurtulmuş olacaklardır.
İnsan sürekli olarak şeytani hilelere karşı uyanık olmalı, onlarla savaşmalı, tuzakları sezmeye ve açığa çıkarmaya çalışmalıdır. Ancak her şeye rağmen tuzağa düşebilir. Tuzağa düşünce de tevbe ederek toparlanmalıdır. İnsan fıtratına uygun davranış, hatalarda ısrar değil, tevbedir.
Bu konuyu rahmetli Seyyid Kutup’un şu sözleriyle bitirelim:
“Uzun ve çetin savaşın ağırlığını şeytan ve yardımcılarına yöneltmek gerekiyor. Esasen heves ve şehvet duygularıyla şeytana uyup, bilerek veya bilmeyerek kendini ilah yerine koyanlarla ve bunların meydana getirdiği şer kuvvetlerle uğraşmaya ve savaşmaya koyulan müslüman ayrı düşmanlarla değil, tek bir düşmanla ciddi ve çetin bir savaşa giriştiğini bilmelidir. Müslüman bu savaşı, sinsi programını yürüten eski ve inatçı düşmana karşı verdiğini bilir. Bu sebeple cihad kıyamet gününe kadar her yönüyle devam edecektir.” (25)
Dipnotlar:
1. Kur’an-ı Kerim. 11/120-12/111; 7/176.
2. Kur’an-ı Kerim, 6/57- 18/13- 20/99; 40/78; 4/164.
3. Kur’an-ı Kerim, 2/34; 38/73-76; 15/32-33.
4. Kur’an-ı Kerim, 15/34; 38/77; 7/13.
5. Kur’an-ı Kerim, 17/62: 7/16-17; 15/39-43; 38/82-85.
6. Kur’an-ı Kerim. 17/64-65.
7. Kur’an-ı Kerim, 2/35; 20/117-119.
8. Kur’an-ı Kerim, 7/20-2; 20/120.
9. Kur’an-ı Kerim, 2/36; 7/22; 20/115, 121.
10. Kur’an-ı Kerim, 7/22-25; 2/36.
11. Kur’an-ı Kerim, 2/37.
12. Kur’an-ı Kerim, 20/123-126.
13. Kur’an-ı Kerim’de Adem Kıssasının anlatıldığı ayetler: 2/30-39; 7/11-25; 15/20-43; 17/61-65; 18/50; 20/115-126; 38/71-85.
14. Kur’an-ı Kerim, 76/2-3:89/8.
15. Kur’an-ı Kerim, 94/4-5.
16. Kur’an-ı Kerim, 6/165; 7/69 vd.
17. Kur’an-ı Kerim, 5/44, 45, 47.
18. Kur’an-ı Kerim, 2/30; 35/20.
19. Kur’an-ı Kerim, 34/20, 21.
20. Kur’an-ı Kerim, 7/27; 9/67-68.
21. Kur’an-ı Kerim, 3/110; 22/41; 11/116-117:67/8-11.
22. Kur’an-ı Kerim, 35/37; 3/39, 42, 45, 124. 125; 8/9, 12; 16/32; 42/5; 66/4; 33/43. 56.
23. Kur’an-ı Kerim, 55/14; 6/2; 23/12; 32/7; 37/11.
24. Kur’an-ı Kerim, 7/43; 24/38; 31/8; 32/19; 16/32.
25. Kutup, Seyyid: Fi Zilali’l-Kur’an. C. 6, s. 50. Hikmet Yay., İst. 1980.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder